Eyvah Şekerim Yükseldi
Şeker vücudumuzun en tehlikeli düşmanlarından… Aslında vücudumuzun şekere ihtiyacı yoktur, kendisine yetecek kadar şekeri zaten üretmektedir. Ancak çikolatanın keşfedilmesi ile insanoğlu vücudunu uyuşturmaya başlamış ve onu şekerle kandırmıştır. Diyabet, vücudumuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi).
Diyabet, Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet olarak iki farklı şekilde tanımlanmaktadır. Tip 1 Diyabet vücudumuzun enerji ihtiyacı, yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan besin öğelerinin en önemlisi “glukoz” adı verilen basit şekerlerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir besin kaynağıdır. Hücreler ihtiyacı olan glikozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımıyla kullanır. İnsülin olarak bilinen bu hormon vücutta yapılamaz ise alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır. İnsülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkan Tip 1 diyabet, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıktığı için “Juvenil diyabet” adını da alır. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Hastalar, mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundandırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10'unu Tip 1 diyabet vakaları oluştumaktadır. Çocukluk çağında Tip 1 diyabet sıklığı ülkeler (bölgeler) arasında farklılık göstermekte ve her yıl 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1-42'sinde diyabet gelişmektedir. Tip 1 diyabet genel olarak kuzey ülkelerinde daha sık görülmektedir. Tip 2 Diyabet herkeste, her yerde, her yaşta diyabet teşhis edilebilir. Ailesinde diyabetli olanlar, şişman kişiler, 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar, stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir. Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir.
Diyabet kontrol altına alınmadığında gizli gizli organlarımızda hasar oluşturmaya ve yaşam kalitemizi bozmaya başlayacaktır. Böbrek sorunları, görme kayıpları, ayak yaraları sonucu ağır hasarlar, damar bozuklukları bunlardan sadece bazılarıdır. Diyabet bizlere sağlıklı yaşamamız gerektiğini vurgular. Diyabeti kontrol altında tutmak diyet, spor ve ilaç tedavisi mümkündür. İlaç tedavisinde şeker ölçümleri sonucunda insülin hap veya iğne olarak doktor tarafından hastaya uygulanmaktadır. 35 Milyondan fazla diyabet hastası tek kullanımlık plastik iğne kullanmaktadır.
İnsülin Kalem İğneleri; deri altı enjeksiyon yoluyla uygulanmaktadır. İnsülin Kalem Uçları ince cidarlı gövdesi sayesinde acı hissini en aza indirerek, özel açılı keskin uçlar kullanılmaktadır. Hızlı ve kolay enjeksiyonu; medikal saflıkta kaydırıcısı ile kaplanmış iç/dış iğnesi ve kameralı % 100 proses kontrollü ile medikal saflıkta plastik malzemelerden oluşmaktadır.
Hastanın insülin tedavisine uyumunun artmasında doğru kalem iğnesi seçimi ve kullanımı ile diğer komplikasyonlar önlenmektedir. İnsülinin doğru yere uygulanması sağlıklı yağ dokusunun bozulması sonucunda meydana gelen (lipohipertrofi) olumsuzlukları önlemek için kalitesiz kalem iğneleri kullanılmamalıdır.