Güzel Kokarak Kendini Güneşten Koru
İnsanlar kışın vakitlerinin büyük çoğunluğunu kapalı ortamlarda geçirilirler. Sıkıcı iş toplantıları, şehir hayatının baş döndüren trafiği, olumsuz hava şartlarının negatif etkisiyle; yazı ve tatili büyük bir özlemle beklerler. Baharda, tatile gidilecek otellerde yer ayırtılır, güneş kremlerinin siparişleri verilir ve sonrasında dört gözle tatil zamanı beklenir. Kısacası; yazın ve güneşin hayali bile içimizi ısıtmaya yeter.
Güneş ışınlarının, korunmasız ciltle temasında birçok olumsuz durum ortaya çıkabilir. Bu olumsuz durumlara; cildin yaşlanma etkisini hızlandırması, kırışıklık oluşumunu tetiklemesi, leke oluşumuna yol açması, cildin nem seviyesini düşürmesi gibi örnekler sayılabilir. Cildi, bu zararlı etkilerden korumak için güneş kremi kullanmak şarttır.
Güneş kremlerini sadece yazın kullanmak gerektiği gibi yanlış bir algı da mevcuttur. Oysa dört mevsim güneşin zararlı ışınlarına karşı önlem alınmalı ve güneş koruyucu ürün kullanılmalıdır.
Güneş kremleri kimilerine göre kozmetik kimilerine göre ilaç sanayi. Ancak gerçek ve tartışmasız olan bir konu var ki hiç kimse güneş yanıklarının acısını çekmek istemez veya güneş yanıklarından korunmak için kötü kokmak istemez.
1888’ de ilk ticari deodorant olan Mum, Pensilvanya, Philadelphia’daki bir Amerikan mucidi tarafından geliştirildi ve patentlendi. Yıllar sonra ise 1931 yılında bir koltukaltı aplikatörü geliştirildi. İnsanoğlu terlemesi sonucunda sıcak ve nemli ortamlarda gelişen bakterilerce fermente edilinceye kadar aslında büyük oranda kokusuzdur. Ancak bu fermente sonucunda hoş olmayan hem psikolojik olarak enerjimizi düşüren hemde çevrimemizi rahatsız ettiğimiz hoş olmayan kokular oluşmaktadır. Bu hoş olmayan kokuları günümüzde mum veya koltukaltı aplikakötü ile sadece gideremeyiz. Düzenli olarak hijyen kurallarına uyarak ve suya sabuna dokunarak ilk adımı atmak gerekiyor.
Kozmetik sektörü hoş olmayan bu kokulara yıllar önce savaş açmış durumda ve büyük bütçeler ile Ar-Ge çalışmaları yaparak farklı esanslar ve farklı uygulama aparatları ile üretim yapmaktadırlar. Sevdiğiniz kokular ve ten uyumunuza göre bir çok seçenek ile günümüzde kozmetik ürünlerini tercih edebilmektesiniz. Deodorantlar, roll-onlar, parfümler, ayak bakım kremleri ve daha neler neler…
Köklü ve büyüme ivmesi yüksek olan bir sektör olan kozmetik sektörüne bu koku ile mücadele de ilaç sektörü de katıldı. Krem ve nemlendirici ürünlerde etkin maddeler haricinde kozmetik maddelere verilen önem her geçen gün artıyor. Tedavi amaçlı kremler eskisinden çok daha güzel esanslar ile hastalara sunuluyor. Hastalığın iyileştirilmesi ve semptomlarının azaltılması amacıyla tene uygulanan kremler adeta bir bakım kremi gibi cazip ve çekici kokulara sahip. Vücüt hücre yenilenmesini kolaylaştırmak amacıyla peptidler, retinol, alfa hidroksi asit içeren nemlendiriciler artık meneşke, lavanta, vanilya kokuyor. Açık alanlarda direk tene uygulanan sinek ilaçlarının da durumu pek farklı değil. Sinek ilacı alırken nasıl kokacağınıza karar verebiliyorsunuz.
Günümüzde kötü kokmak artık imkansız. Ben çok terliyorum, ben ilaç kullanıyorum demek bahane değil… Toplum içinde kendinizi pozitif hissetmek hemde çevrenizi rahatsız etmemeniz için aerosol bir deodorant, bir yanık kremi, bir güneş kremi hiç yoksa bir sinek ilacı size yeter. Hem güzel kokmak hemde güneşin zararlı ışınlarından korunmak, hem güzel kokmak ve kamp ateşinde saatelerce keyifli sohbetler yapmak, hem güzel kokmak hem de yoğun metropol hayatında durmadan yüksek tempo ile koşturmak sizin elinizde.