Plastik Ve Plajlar
MODERN YAŞAMIN EN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİNDEN BİRİ GÜNDELİK HAYATA “KOLAYLIK” GETİRMESİ. 1862 YILINDA İLK İNSAN YAPIMI PLASTİĞİN HAYATIMIZA GİRMESİNDEN BU YANA, PLASTİĞİN ADI “DAYANIKLILIK”, “UCUZLUK”, “KOLAY ŞEKİLLENME”, “HAFİFLİK” GİBİ KAVRAMLARLA BİRLİKTE ANILMAYA BAŞLADI. TÜM BU VE BURADA SAYMADIĞIMIZ ÖZELLİKLERİ, ONUN HAYATIMIZA “KOLAYLIK” GETİREN BULUŞLARDAN EN ÖNEMLİLERİNDEN BİRİ OLDUĞUNUN AÇIK GÖSTERGESİ.
Bugün, turizmin, tatillerin ve elbette plajların en gözde malzemesi de plastik. Metal şeritlerle daya-nıklılığı arttırılmış tahta bir valizle havayolu şirketinde check-in yaptırmaya çalıştığınızı düşünün. Görevli size doğal olarak şunu derdi “taşıma kapasitenizi aştınız. Ekstra ücret ödemeniz gerek”. O valizin hangi yürüyen banttan uçağa aktarılacağını, güvenlik için saramayacağınız streç filmi, hatta havaalanına girerken saatler sürecek olan güvenlik kontrolünden bahsetmiyorum bile. Bir de şu var tabii, uçakta yemek geldi, gümüş bıçak sağ elle mi tutuluyordu, yoksa solla mı?
Filmi biraz daha geriye saralım. Tatil planı yaptınız, rezervasyon için bilgisayarınızı/tabletinizi/akıllı cep telefonunuzu…. açamadınız. Çünkü plastik yok. Yani antistatik bilgisayar kartları, hafif dış malzemeler, fiber kablolar ve daha pek çok şey yok.
Tekne dünyasından bahsetmiyorum bile. Plastiğin tasarıma çağ atlattığı, teknelerin hafiflediği, hız-landığı ve dolayısıyla enerji tasarrufu yaptıkları; şamandıralardan, can yeleklerine, kaymaz zemin döşemesinden, rüzgar geçirmeyen kıyafetlere neredeyse her alanda bu mucize malzemenin kulla-nıldığı zaten biliniyor.
Gelelim plajlara… Pamuklu mayonuzla denize girdiğinizi gözünüzün önüne getirin. Yüzerken ağır-laşan dokumanın bir de siz denizden çıkarkenki halini düşünün. Ağzınızdan şu cümlelerin dökül-düğünü duyar gibiyim: “Deniz bu gün çok güzel. Ben hiç çıkmak istemiyorum.” Buna bir de bonus fantezi ekleyelim. “Benden daha mı iyi yapacaklar” deyip, Anneniz mayonuzu dikme konusunda ısrarcı oldu. Dantel mi? O kadarına benim de hayal gücüm yetmez.
Bugün kumsal çok sıcak, keyfiniz yerinde. Tek istediğiniz güneş şemsiyenizi açıp, şezlongunuza kurulmak, güreş gözlüğünüz gözünüzde, kulaklığınızı takıp müzik dinlemek. Belki biraz sonra ya-nınızda getirdiğiniz soğutucu çantasından içeceğinizi de alırsınız. Durun, öyle kolay değil. Önce, şemsiyelerin ve şezlongları taşımanız için yardıma ihtiyacınız var. Bu kadar ağırlığı tek başınıza taşımanız zor. Zaten şezlong tam katlanmıyor, onu taşıyabilmek için ne çok şeyi evde bıraktınız. Güneş gözlüğünüz de gün ilerledikçe burnunuzun üzerinde ne çok ağırlaşacak. Güneş ışınlarını da tam engellemiyor mu ne? Soğuk içeceği zaten unutun. Kutudaki buzlar (buz kullanmak zorunda olmak ne kötü) çoktan eridi bile. Hemen yüzünüzü asmayın, çocuklarınız ne der sonra. Zaten onlar da kumlarla nasıl oynayacaklarını bilemez durumdalar. Plajda biri tahta bir disk atıyor diğerine. Aman çocukları çekin ordan, kafalarına gelmesin.
Tüm bu stresi su altındaki yalıtılmış dünyada atabilirsiniz. Şimdi kim giyecek 376 kilogramın içine demeyin, girin, dalın, rahatlayın.
Rahatlayın, rahatlayın. Bakın plastiksiz bir yaz ne güzel!