Sihirli Kutu
Sağlık sorunları yaşamadığımızda hayatın bir başka penceresinden bakmaya başlarız bir anda. Hiç sağlık sorunları yaşamayacak gibi yaşarken ve günlük koşuşturmacalar içerisinde durmaksızın telaşlar içerisindeyken bir anda anlık bir sağlık sorunu yaşar ve akan zamana dur deriz. Ağrıların efendisi bizi en yakın sağlık kuruluşuna suyu özleyen ördek yavrusu gibi koşarak gitmemize sebep olur ve macera başlar.
Terminatör sandığımız vücudumuz muayenelere, testlere ve derin analizlere maruz kalırken aslında etten bir kütle ile dünya ya meydan okuduğumuzu tekrar hatırlarız. Doktorun nabızsız sesi ile bir an irkiliriz. Oysa ki o ses aslında nötür ve tarafsızdır, o sesin tek amacı size durumu anlatmaktır. Durum iyi ve kötü de olsa eğer o ses sizi hastanede misafir edeceğini söylüyorsa bir pitstop zamanı gelmiştir. Önce hasta kabul servisine gidilir ve heyecan ile oda hazır denilmesini beklersiniz. Bu heyecan ultra her şey dahil tatil odası heyecanı değil tabii, korku… Korkunun içinde birazda odanın görünümü merakı vardır elbette… nihayet oda hazırdır, asansöre binilir bitmez bilmez bir süre başlar. Oda hangi katta önemli değildir, o zaman gerçekten geçmez. Sonsuz asansör yolculuğu biter ve ağır adımlar ile asansörden indikten sonra odaya doğru ilerlenir. Kapı açılır sanki cennetin kapısı açılır, içinizi bir huzur kaplar, mantıklı düşünemezseniz sanki bu pitstop sizi sıfırlayacak bir 500 yıl daha yaşayacakmışsınız gibi hissedersiniz.
Oda güzel, geniş ve havadarsa mutluluk daha da artar. Mini buzdolabı ve tv … hayaller başlar… buzdolabını şununla doldurucam akşam şu dizi var… gerçekten mantık istifa etmiştir. Sessiz geçen birkaç saat ve doktor odaya gelmiştir. Detaylı bilgiler ve ardından doktorun ekibi ile şifreli konuşmaları sonucu soru işaretleri çoğalır… oysaki sadece karnınız ağrıyordu. Akşam olur hasta bakıcı kapıyı tıklar odaya iki sihirli kutu bırakır alttaki hastanın üstteki refakatçının der ve hızlıca uzaklaşır. O da ne acaba? Yanınızda gelen kankanız ile birlikte kutular açılır… Şekilli birkaç gözlü bu ağır ve kalın plastik kutusu yemekmiş. Hasta kutusunda kir kaç kaşık çorba, birkaç çatal sebze ve yoğurt varken, hasta yakını kutuyu açarken adeta pis pis gülerek sevdim ben burayı der.. Hasta yakını menüsü portakallı ördek, tropikal salata ve kremkaramel… Ama bu haksızlık-mı? Değil çünkü hastanın diyet yapması gerekmektedir. Hastalık, oda, doktorlar her şey akıldan çıkmış bu sihirli kutunun sabah ne getireceği konuşulur olmuştur hasta ile hasta yakını arasında.
Nihayet sabah oldu yine hasta bakıcı içeri girer aynı sözler ile iki sihirli kutuyu bırakır ve odadan ışınlanır. Kutular açılır ve hasta için aynı hüsran… Bu macera hastaneden taburcu olana kadar devam eder. Daha önce hiç dikkat etmediğimiz veya bilmediğimiz bu yemek kutusu aslında o anda hayatı çok ama çok kolaylaştıran bir modeldir. Polipropilen malzemeden imal edilmiş olan hasta refakatçi yemek tepsisi kırılmaya dayanıklıdır +100 ile -40 derece arasındaki ısıya dayanıklıdır. Tepsi içerisinde ısı dolaşımı olmaz, sıcaklar sıcak, soğuklar soğuk kalır. Isı yalıtımı CFC-free poliüretan köpüğünden kaynaklanır, hem doğa dostudur hem ısıyı korur.
Etrafımızda olan ve fark edemediğimiz bir çok faydalı model, bir karşımıza çıktığında şaşırmak yerine tasarımcısına teşekkür etmek bir insanlık görevidir. Tasarımcıları fark edelim…