Yaşasın Duyuyorum
Beş duyu organımız ile insan olmanın değerini hissederek duygularımızı ve anlarımızı yaşayarak anılar biriktiririz. Sevenlerimizin seslerini duymadığımızı, sevdiklerimize sesimizi duyururken hissedemediğimizi düşünmesi bile çok ürkütücü ve hüzün verici. Doğuştan veya sonradan duyma yetisini kısmi veya tamamen kaybeden birçok kişi bu ürkütücü ve hüzünlü duyguları yaşamaktadır.
İşitme kaybı tedavisi ve cihazları ile tekrar duymak tabii ki mümkün. İşitme cihazı teknolojisinin tarihsel gelişimi 4 ana periyoda bölünmüştür.
Akustik Çağ
İşitmeyi iyileştirmek amacıyla ilk kullanılan yöntem, kulak arkasına el tutmaktır. Kozmetik olarak iyi görünmemekle birlikte 1000 Hz- 3000 Hz arasında yaklaşık 14 dB’lik bir kazanç elde edilebilir. 17.yy’dan 19.yy’ a kadar konuşma tüpleri, boynuz ve huni gibi akustik amplifikatörler kullanılmıştır.
Karbon İşitme Cihazları Çağı
Telefonun icadından sonra (1876 Graham Bell) telefon teknolojisi, işitme cihazlarına adapte edilerek, karbon işitme cihazları yapılmaya başlanmıştır. İlk karbon işitme cihazı ABD’de 1902 yılında Miller Rees tarafından yapılmıştır. Basit bir karbon işitme cihazının üç elementi vardır: Karbon mikrofon, bipolar veya monopolar magnetik receiver ve bateri artı iletim kordonları. 1932’de manyetik sisteme, kemik receiver eklenerek ilk kemik iletim cihazı yapılmıştır. Bu çağda birçok teknik ve kavram geliştirilmiş ve işitme cihazı teknolojisi gelişmeye başlamıştır.
Vakum Tüp Çağı
Vakum tüplerinin gelişmesi işitme cihazı teknolojisini de geliştirmiş, karbon mikrofonlar vakum tüp amplifikatörlerle kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu tip işitme cihazlarında kristal mikrofonlar kullanılmış, pil küçülmüştür. Automatic Gain Control (AGC) cihazlar gelişmiş, ancak yaygın olarak kullanılmamıştır. İşitme cihazı boyutları küçülmüş, cepte taşınabilir hale gelmiştir. Vakum tüp işitme cihazları, karbon işitme cihazlarından daha yüksek kazanç, daha geniş frekans cevabı ve daha düşük distorsiyon sağlar. 1946’da manyetik mikrofonlar gelişmiştir. Bu çağ aynı zamanda, odyolojinin doğumunu da sağlamıştır.
Transistör Çağı
Bugünkü işitme cihazlarının temelini oluşturan transistör, 1950’de “Bell Telephone Laboratories” tarafından icat edilmiştir. Bundan sonra işitme cihazları, daha küçük ve daha flexible bir dizayna kavuşmuştur. Silikon transistörler, seramik ve elektret mikrofonlar kullanılmış, gözlük tipi işitme cihazları yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1960’larda kulak arkası işitme cihazları gelişmiştir. 1971’den sonra işitme cihazı teknolojisi çok hızla gelişmiş, çok ince elektret / FET mikrofonlar kullanılmış, kulak içi işitme cihazları gelişmeye başlamıştır. AGC, Wide Dynamic Range Compression, analog dijital gürültü azaltma sistemleri kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde işitme cihazına ihtiyaç duyan hastalar için öncelikle kalıp alınarak 3D printerlar ile prototip üretilmekte ve akabinde yine plastikten üretilmiş olan kalıcı işitme cihazı hastaya sunulmaktadır. İşitme cihazının tip ve modeli ne olursa olsun ergonomik yapıyı sağlaması, hafif olması, maliyetinin düşük olması ve kolay temizlenebilmesi amacı ile plastikten üretilmektedir. Dünyada 10 Milyon üzerinde işitme cihazı kullanan insan olduğu düşünülecek olursak plastik yine imdadımıza yetişmiş gibi gözüküyor.