Algıları Yönetmek: Plastik Karşıtlığının Kökenleri
Plastiğin hayata dokunduğu noktalardan sürekli bahsediyoruz ancak bunun bir sonu yok. Dilerseniz biraz da tüm bu sebeplere rağmen neden dünya genelinde plastik karşıtı kampanyalar yürütüldüğüne, plastik karşıtlığının kökenlerinin nereye dayandığına bakalım. Tarihin anmak istemediği karanlık isimlerinden birisi olan Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels toplumsal algılar hakkında şu sözleri söyler; “Basını, hükûmetin kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün.” Siz de dilerseniz basını sosyal medyadan haber kanallarına bir bütünlük, hükümeti ise medya gücünü elinde bulunduran siyasi güç odakları, medya patronları olarak ele alın. Resme bu açıdan baktığınızda ve plastiğe getirilen yoğun eleştirileri göz önüne getirdiğinizde, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünebilirsiniz.
Ticaretin, üretimin olduğu her alanda rekabet olur. Eşyanın tabiatıyla tamamen uyumlu olan bu duruma kimsenin bir itirazı olacağını sanmıyoruz. Ancak rekabetin olduğu yerde ne yazık ki işin içinde her zaman bit yeniği aramakta fayda var. Özellikle medya ve sosyal medyanın ulaştığı kitlelerin günümüzde ne kadar devasa biçimde büyüdüğünü göz önünde bulundurursak, karşı karşıya kalınan risklerin büyüklüğünü de o kadar iyi anlayabiliriz. İnsanların çevreye dair duyarlılıkları o kadar güzel suistimal ediliyor ki! Ortaya atılan bir haber, kötü bir kara propaganda örneği, kasten çarpıtılmış bir haber veyahut belki de sadece gerçek bir bilgi kırıntısı, konuyu hiç beklenmeyecek noktalara getirebiliyor olumsuz algılar birbirini çığ gibi besliyor. Peki neden? Plastiğin her gün durmadan uğradığı, hatta devletler nezdinde karşılık bulan itibar suikastini ne ile açıklayabiliriz? Biraz fikir yürütelim, tahminde bulunalım dilerseniz.
Plastik alternatifi ürün üreticileri, plastiğin bütün üstünlüklerine nazaran pazarlarında rekabetçi olmak için, plastik karşıtı kampanyalar yürütebilirler. Bu kampanyalarla ürünlerinin plastiklerden daha çevreci olduğunu vurgulayarak, müşterilerin tercihini yönlendirebilirler. Çevre bilinci yüksek, duyarlı ancak plastik hakkında yeterince araştırma yapmamış insanları hedefe alarak, plastik karşıtı kampanyalarına olan ilgiyi arttırabilirler. Plastik harici geri dönüştürülmüş materyalden üretilen ve yine geri dönüştürülebilirlik esasına göre üretim yapan şirketler, sanki plastik geri dönüştürülemezmiş ve doğada bulunan en tehlikeli şeymiş gibi bir algı oluşturarak yine bu şekilde talebi üzerlerine çekmeyi hedefliyorlar. Bunu yapmak için siyasi lobiler, televizyon kanalları, sosyal medya araçları ve sayamayacağımız yüzlerce farklı yol var. Sesi gür çıkan her zaman haklı mıdır peki? Bizce hayır.
Plastiğin hayatımıza kattıklarını neden hiç hesaba katmazlar? Geri dönüştürülebilirliğe yapılan yatırımlar? Her yıl kurulan binlerce geri dönüşüm tesisi ve inanılmaz şekilde büyüyen geri dönüşüm pazarı? Plastiğe alternatif ve çevre dostu olarak atfedilen pek çok ürünün aslında plastikten çok daha fazla zarar verdiği gerçeği? Eğer algılar sizin aleyhinize oluşmaya başladıysa, ne yazık ki doğruların pek bir kıymeti yok. Ne olursa olsun, doğrular konuşulmalı ve, yılların eskitemediği hoş bir tabirle, Sezar’ın hakkı Sezar’a teslim edilmeli.