Uzaklarda Bir Yer
Bilinmeyeni görmek, anlamak ve tanımak her zaman büyüleyicidir. Gecenin karanlığında ilerlerken, gündüz telaşında koştururken kim bilinmeyeni görmek istemez ki? Detayları görmek teknoloji ile mümkün elbette ama bu teknolojiyi doğru seçmek önemli olan.
Uzakları görmek kimler için önemli hızlıca düşünelim. Bir sınır karakolunda nöbet tutan bir asker için uzakları gece ve gündüz görmek hayati önem taşımaktadır. Bir avcı için avını görmek ve takip etmek için de önemlidir. Uzayı incelemek yıldızları görmek için de uzakları görmek bir tutkudur. Yelkenli ile yol alan bir denizci için uzakları görmek bir disiplin aslında.
Peki uzakları görmek teknoloji ile nasıl mümkün? Uzakları görmek için gece ve gündüz özellikler nasıl seçilmelidir? Öncelikle dürbün ve teleskopların biraz geçmişinden başlamak gerekiyor. Dürbün, birbirinin aynı veya simetrik olan mercekler grubunun aynı noktaya odaklanacak şekilde yerleştirilerek gözlem yapacak kişinin her iki gözünü de kullanarak baktığında uzaktaki nesneleri yakındaymış gibi görmesine olanak veren cihazlara verilen genel addır. Teleskop, uzaydan gelen her türlü radyasyonu alıp görüntüleyen astronomların kullandığı, bir rasathane cihazıdır. 1608 yılında Hans Lippershey (Hollandalı gözlük üreticisi) tarafından icat edilmiş, 1609 yılında Galileo Galilei tarafından ilk defa, gökyüzü gözlemleri yapmakta kullanılmıştır. Uzaydaki cisimlerden yansıyarak veya doğrudan doğruya gelen, gözle görülen ışık, ultraviyole ışınlar, kızılötesi ışınlar, röntgen ışınları, radyo dalgaları gibi her türlü elektromanyetik yayınlar kainat hakkında bilgi toplamak için çok lüzumlu delillerdir. Bu deliller ya klâsik mânâda optik teleskoplarla ya da çok daha modern radyo teleskoplarla incelenir.
Eğer nesnenin yüksekliği biliniyor ise, dürbün ile nesne arasındaki mesafenin hesaplanmasına olanak veren dürbün ve hesaplama yöntemi vardır. Örneğin bir Amerikan denizci dürbününde (7 x 50) 5 milyeme (bir daireyi 6400 parçaya bölen askeri açı birimi) eşdeğer açılar vardır. 1 milyem 1000 metre mesafede nesnenin en altı ile en üstü arasındaki 1 metrelik mesafeye eşittir. Teleskop yapı olarak objektif, oküler ve bu mercekleri muhafaza eden bir tüpten meydana gelmiştir. Objektif cinsine göre iki tür teleskop vardır. Uzaydan gelen ışıklar teleskop içinde bir aynaya çarpıp, prizmadan geçtikten sonra göze geliyorsa bu türe yansıtıcı teleskop denir. Uzaydan gelen ışıklar merceklerden doğrudan geçip göze geliyorsa bu türe de kırıcı teleskop adı verilir. Teleskobun gücü, topladığı ışık miktarıyla orantılıdır. Teleskobun objektif çapı büyüdükçe ışık toplama kabiliyeti artar. Mesela, 50 mm çaplı bir teleskop 5 mm çaplı gözbebeğine oranla (50/5)² veya 100 kat daha çok ışık toplar. Teleskoplarda yansıma kayıpları olabileceği için bu miktar yüzde on kadar azalır. Astronomlar parlaklık farklarını logaritmik artan değerler şeklinde tarif etmişlerdir. Parlaklıktaki 100 kat fark, teleskop skalasında 5 değeriyle görülür. Karanlık gecede insan gözü ışık şiddeti 5 değerli yıldızı görebilir. Kaliforniya'daki Palomar Dağı'nda bulunan Hale Teleskobu'nun objektif çapı 5,1 metredir. Bu teleskop göze nazaran bir milyon kat ışık toplar. Teleskopta teşekkül eden görüntünün netliği atmosferin menfî yönde etkisine bağlı olarak değişir. Teleskoptaki kararlılık iki yay saniyesi için geçerlidir. Atmosfer şartları, bazen bu açıyı 0,25 yay saniyeye kadar düşürür. Bu durumda inceleme yapılan yıldız değil de yakınındaki yıldıza ait görüntüler kaydedilebilir.
Günümüzde dürbün ve teleskoplar zorlu şartlar altında zarar görmemesi, daha hafif ve dayanıklı olması için plastik ve kauçuk ile üretilmektedir. Böylelikle acil ve önemli anlarda çok daha kullanışlı olmaktadırlar.
Havalı aletler olması kişiye ayrı bir anlam yüklemesi itibarı ile dürbün ve teleskoplar her zaman hayatımızda yer alacaklardır. Uzakları görmek asıl mesele olsa da onlar bizim güzel oyuncaklarımız.