Yağmurlar Felaket Mi?
Dünyanın dengeleri sürekli değişmeye ve insanoğlunun etkileri ile bozulmaya devam ediyor. Küresel ısınma ile ortalama sıcaklıkların artması ve insanlar tarafından bilinçsizce yakılan ateşler, orman yangınlarını çıkarmaktadır. Çıkan orman yangınları sonucunda büyük alanlar yanmakta, doğal yaşam ölmekte ve bitki örtüsü yok olmaktadır. Devletler ve sivil toplum kuruluşları, yok olan bitki örtüsünü tekrar yeşertmeye çalışsa da bu uzun yıllar sürmektedir. Bilinçsizce yapılan ağaç kesimleri ve şehirleşme de bitki örtülerini ve ormanları tehdit ekmektedir.
Peki ne olmuş bitki örtülerinin ve ormanların yok olması ile diye soracak olursak, bazılarımız kuşların evleri yok oldu der bazılarımız ise arılar artık bal yapamayacak diye sesini yükseltir büyük ihtimal ile… ama keşke her şey bu kadar basit olsa? Bitki örtüsünün ve ormanların yok olması ile size sadece bir konudan bahsetmek istiyoruz. Erozyon!!!
Erozyon, toprak aşınması ismi ile de bilinmektedir. Toprak koruyucu örtüden mahrum kaldığı zaman su ile rüzgarın da etkisi ile toprak aşınmaya uğrar ve toprağın bir yerden başka bir yere taşınması meydana gelir. Sellerin ve yağmur sularının önüne geçilememesinin en büyük sebeplerinden biridir erozyon.
Seller elbette doğal yaşamı tehdit ettiği ve zarar verdiği kadar şehirleri, ekonomileri hatta insan hayatını da tehdit etmektedir. Kontrol edilemeyen yağmur sularının ve sellerin olumsuz etkilediği önemli bir konu daha var; Rutgers araştırması, yağmur suyunun önemli bir plastik kirliliğin kaynağı olabileceğini gösteriyor. Nasıl mı?
Rutgers Üniversitesi bilim adamları yaptıkları araştırmada yağmur suyunun okyanusları, koyları, nehirleri ve diğer suları etkileyen plastiklerin önemli bir kaynağı olabileceğini belirlediler. Nicole Fahrenfeld , "Mikroplastiklerin su yollarına girmesi için üzerinde az çalışılmış bir yol olan fırtına suyu, atık su arıtma tesislerinden çıkan atıklarla karşılaştırıldığında benzer veya daha yüksek plastik konsantrasyonlarına sahipti" dedi. Rutgers ekibi, Temmuz 2018'de nispeten kuru bir dönemde ve Nisan 2019'da şiddetli yağışın ardından su örnekleri topladı. Ayrıca arıtma tesislerine giren atık su, atık su deşarjları ve yağmur suyu örneklerini de topladı. Chemosphere dergisinde yer alan araştırmaya göre, Raritan Nehri'nin ağzındaki yaz düşük akış koşullarında, bir inçin yüzde ikisinden bir inçin onda birine kadar değişen en yüksek mikroplastik seviyeleri gözlemlendi. Fahrenfeld'e göre, Raritan Körfezi ve New Jersey açıklarındaki Atlantik Okyanusu'ndan toplanan daha küçük mikroplastiklerin daha yüksek konsantrasyonları muhtemelen Hudson Nehri'nden geldi.
Biz doğaya plastik atmaya acil olarak bırakmalıyız. Plastikleri geri dönüştürmeye devam etmeliyiz. Bireysel olarak geri dönüşüme destek vermeliyiz. Yoksa sokakta başı boş gezen plastik şişeyi yağmur ve seller nehirlere, oradan da okyanuslara taşımaya devam edecek, hem de son hızla taşımaya devam edecek. Selleri durdurmak ve yağmur sularını kontrol etmek için yapılacak birçok şey var ve yapılacakları zaten herkes biliyor. Ağaç dikmeliyiz, ormanlarımıza sahip çıkmalıyız, gelişi güzel ağaç kesmemeliyiz, her yere bulduğumuz her araziye canımızın istediği gibi beton binalar yapmamalıyız. Özetle doğaya saygı göstermeliyiz, çünkü doğa intikam almaya çoktan başladı bile…